RÖPORTAJLAR:
hakaner6060@gmail.com
RÖPORTAJLAR
Zara: “İşini, Hayatını Sevmek Oyunculuğa ve Müzisyenliğe Çok Şey Katıyor”
Okuduğu türkülerle gönüllerde yer edinen, Türk halk ve sanat müziğinin usta sesi Zara, Değer dergisine konuştu. Zara ile müzikten setlere, oyunculuktan hayatına, projelerinden konserlerine kadar birçok konuda konuştuk. Hayattaki önem verdiği değerlerin ahlak, alçak gönüllülük, çalışmak ve saygı olduğunu söyleyen Zara, başarısının sırrının işini, insanları ve hayatı sevmekten geçtiğini söylüyor. Zara yoğun çalışmaları arasında Hakan Erdem'in sorularını yanıtladı.
Zarayı tüm Türkiye tanıyor. Bize kendinizden ve müziğe nasıl başladığınızdan bahseder misiniz?
Doğduğum andan itibaren müzikle iç içeydim. Ama profesyonel olarak İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet konservatuvarını bitirdikten sonra yolumu çizmiş oldum. TRT de akitli ses sanatçısı olarak iki yıl çalışıp albüm ve film piyasasına girdim.
Ailede müzikle uğraşan bir yakınınız var mıydı? Yönlendirmeyle mi başladınız. Ailemde herkesin sesi çok güzel ama meslek olarak yapan ilk kişi benim. Annemin yardımları olmasa çok eksik kalırdım, ailemin tam desteğini aldım.
Müzik alanında, sanatta başarılı olmanızı neye bağlıyorsunuz?
Önce iyi bir aile eğitimi almak ve yeteneğim doğrultusunda işin tahsilini yapıp küçüklükten itibaren sahnelere de çıkmak bana çok şey kazandırdı. Bulduğum tüm yarışmalara girdim, her tarz müzikle ilgilendim. İyi bir seyirci ve dinleyici oldum. Tüm bunlar işin önemli kısmında üzerimden yük aldılar.
Türkiye’de halk müziğinin yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle gençlerin türkülere, Türk halk müziğine ilgisi sizce nasıl?
Bilinçli bir gençlik yetişiyor branş okullarından dolayı ama haksız bir rekabetin olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Baksanız Halk Müziği çalan kaç radyo var? Popüler kültürde yerini alsa bu müzik tarzı, eminim ki kitlelere ve gençlere daha çabuk ulaşabilecek.
Geçtiğimiz hafta yurt dışı konserlerindeydiniz. Nasıl geçti? Orada gurbetçilerimize konser verdiğinizde neler hissediyorsunuz?
Tek kelime ile mükemmeldi. Paris, Brüksel ve Hollanda konserlerimiz şahane geçti. Bilet satışı, organizasyon, katılım parmak ısırtacak türdendi. Sıla özlemiyle yanıp tutuşan gurbetçilerimize Türk Müziği ve popüler kültürden sevilen eserleri okuduk. Coşku o kadar güzeldi ki hiç yorulmadık sahnede. Tüm orkestramla beraber tam kadro gitmenin de coşkuda payı büyüktü. Biz çok mutlu olduk, gelenlerden ve sonrasındaki yorumlarından anlıyoruz ki onlar da bizi çok özlemişler.
Setlere dönmeye nasıl karar verdiniz?
Oyunculuğun müziği çok beslediğini düşünüyorum. Küçük oynamayı öğrenirken büyük etki bırakmayı ve söylediğin şarkının ifadesini daha iyi vermeyi öğreniyorsun, ilginç değil mi? Çok büyülü bir iş. Ben setlere geri dönmeyi çok istiyordum. Teklif gelince çok mutlu oldum. Hayal ettiğimden çok daha fazlasını buldum.
Daha önce dizilerde oynadınız. Müzikten sonra dizi oyunculuğu nasıl bir tecrübe oldu?
O benim içimde hiç bitmeyen ve bitmeyecek olan bir aşk. Oyunculuğu o kadar çok seviyorum ki ve bence müzisyenliğimi de çok besliyor. Aslında ikisini birlikte yürütmek pek de kolay değil ama o aşkı içinizde yaşamanız ve çok sevmeniz gerekiyor. Aldığım oyunculuk eğitimleri ve oynadığım film ve diziler epey tecrübe etmemi sağladı. Ama en önemlisi halkım kabul etti.
Oyunculukta zorlandınız mı?
Hayır, yeniliklere ve öğrenmeye açık biri olarak kendimi her çekimde daha yenilenmiş buldum. Tabi ki sahaya çıkmak kolay değil ama çok iyi oyuncularla çalışma şansımı da es geçemem. “Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz” dizisinde Gönül karakterini oynuyorsunuz ve çok başarılısınız.
Set ortamı nasıl? Uyum sağlamak zor oldu mu?
En sevdiğim dizide şahane bir rol beni bekliyordu. Heyecanım tarifsizdi. 1 sene boyunca her hafta koşa koşa gittiğim bir set idi. Senaryodan tutun da oyunculuklara, ekip uyumuna kadar kendimi ait olduğum yerde hissetmemi sağladı. Gönül ve Tipi aşkını insanlar çok sevdi. Ve geçen hafta Gönül vuruldu. Onlarla çalıştığım için kendimi şanslı hissettim hep.
Konserler ve diziyi bir arada götürmek zor olmuyor mu?
Evet, işin o kısmı hep zordur ama konser bitince ve diziyi oturup izleyince tüm yorgunluğumu atıyordum. Bir kere daha anladım ki kariyerim müzisyen ve oyuncu olarak devam etmeli…
Siz gençlerin örnek aldığı sanatçılardansınız. Bu meslekte ilerleyen gençlere neler önerirsiniz?
Çok çalışmaktan dolayı yorulmasınlar, şikayet etmesinler ve anın keyfini çıkarsınlar, yeniliklere açık olsunlar, çok okuyup çok gezsinler. İnsanları, hayvanları, doğayı çok sevsinler. Çünkü sevmek öğrenilmesi gereken bir duygu bana göre ve çünkü sevmek hem oyunculuğunuza hem müzisyenliğinize çok şey katıyor.
Zara hep dinç ve formda görünüyorsun. Yılladır değişmeyen bir Zara var. Bunu neye borçlusun?
Spora, yaptığım işi çok sevmeye, doğru beslenmeye ve keşke dememeye çalışmaya borçluyum.. Hep ileri bakmak yani…
Peki, bu günlerde Zara neler yapıyor?
Vallahi hedefsiz birine hiçbir rüzgâr yardım etmez derler. Hedefsiz değilim. Müzikte en ileri nokta neresiyse oraya kadar gitmek istiyorum. Herkesin beğendiği bir noktaya gelmek, mesela; caz, türkü, sanat müziği, pop ne varsa hakkıyla yerine getirmek, dünyanın her yerinde konser vermek isterim. Hedeflerim bunlar ve kendini aşmış bir insan olmak isterim. “Gül olup koku yaymak” isterim her yere. Üç günlük dünya yaşıyoruz, diye düşünürüm. Gittiğin zaman arkandan “ne iyi oldu, kurtulduk” denmesi yerine “ah be” denilmesi daha güzel değil mi?
Sizin hayatınızda önemli olan değerler nelerdir?
İşinde ahlaklı olmak, egonun beni ele geçirmemesine izin vermemek, çalışmak ve saygı…
Değer dergimizin bu ay ki konusu Aile değeri, Aile değerinin aile ve çalışma hayatınızdaki yeri ve önemi nedir?
Set arasında insanlar dinlenirken ben kızımı alıp ona verdiğim sözleri yerine getirmeye çalışırım. Gece yarısı işten geldiğimde kızım anneciğimin evinin altını üstünü getirmişse hemen temizler sabaha bırakmamaya çalışırım. Sadece ailem değil sülalemden birinin sağlıkla ilgili problemi olursa öncelik listemdeki yerini alır. Aile benim için herşey demektir. Tüm başarıların ve tüm mutlulukların başladığı yer. Aile insanın özet halidir.
Dergimizi incelediniz. Dergimiz hakkındaki düşüncelerinizden bahseder misiniz?
İnsanların farkındalıklarını yükseltmek ne kadar değerli ve siz bilgilerle donatıp bir gül dikiyorsunuz. Bizler de bahçenizde yer alıyoruz. Umarım bol bol oksijen taşırız düşüncelere. Emeklerinize sağlık bu anlamda.
Tutuklu/hükümlü annelere neler söylemek istersiniz?
Hayatın herkes için hazırladığı sınav alanları var. Önemli olan bundan sonrası için güzelliklere niyet etmek. Evlatlarınızı size bağışlasın ve bir an önce özgürlüğünüze kavuşup hayatın en güzel birlikteliklerini özgürce yaşayabilmenizi dilerim öncelikle.
Özlemleriniz bitsin diye duacınızım. Nacizane tavsiyem, geriye bakıp ahlarla geçirmeyin zamanınızı, hep ileriye, hep iyiye çevirin kalbinizi. Yaşantımızdan ders alıp ona göre şekillenmek hepimizin yapması gereken. Hiçbir şey için geç değil ve sevin… Sadece sevin, içinizdeki pozitifi yukarılara taşıyın. Unutmayın hiçbir hak bir yerde gizli kalmaz. Siz hep haklı olun, bakın hayat size ne sürprizler hazırlayacak. Hepinizi çok öpüyorum.
Röportaj: Hakan ERDEM
Fotoğraf: Hatice ÇINAR