RÖPORTAJLAR:
hakaner6060@gmail.com
RÖPORTAJLAR
O, 15 Temmuz hain darbe girişimin kahramanlarından birisi. Darbe girişimine tepki göstererek, Atatürk Havalimanı'nda bir tankın önüne yatan
O, 15 Temmuz hain darbe girişimin kahramanlarından birisi. Darbe girişimine tepki göstererek, Atatürk Havalimanı'nda bir tankın önüne yatan 40 yaşındaki Metin Doğan, aslında bir matematik öğretmeni, tankın önüne yatmasındaki sebebi “Tüm planımı ölmek üzere kurdum” diyerek özetledi. Tankın altında can vererek insanların sokağa çıkmasını sağlamak isteyen Doğan, Matematik öğretmenliğinin yanı sıra; vücut geliştirme hocalığı da yapıyor. Halen Çapa Tıp Fakültesi 4. sınıf öğrencisi. Hain darbe gecesinin, demokrasi kahramanları arasına adını yazdırdı. Metin Doğan, o gecenin unutulmaması ve gelecek nesillere aktarılması adına 825 konferansa katıldı.15 Temmuz Şehitler Köprüsünün yakınlarında yaptığımız röportaj siz değerli okurlarımızla...
Metin Doğan kimdir?
Aslen Malatyalıyım. 19 yaşında İstanbul’a geldim üniversite okumaya. Hiç evlenmedim, bekarım, tek yaşıyorum. Ailem halen Malatya’da, yılda 1 defa ya da 1,5 yılda bir defa gider ziyaret ederim. Çapa tıp fakültesini kazandım, ilk sene üniversiteyi bıraktım. 22 yıldır spor yapıyorum, aikidocuyum, 5 yıl boks yaptım, 4 yıl kungfu yaptım. 37 yaşında tekrar üniversiteye başladım, çapa tıp fakültesinde 4. sınıfa kadar geldim. Matematik öğretmenliği yapıyorum. Programlarda çocuklara 15 Temmuz’da olanları anlatıyorum. Tutuklananları söylüyorum, bakın diyorum; profesörleri var, doktorları var. Artık bunların yerlerine kimler geçecek, sizler geçeceksiniz. Vatanı kurtarmak için ders çalışmaları gerektiğini söylüyorum. Özellikle son yıllardaki amacım çocuk psikiyatrisi olmak, çocukları çok seviyorum. İleride zengin olsam, milyon dolarlarım olsa ben yine ders vermeye devam edeceğim. Çünkü anlatmayı çok seviyorum, ben devlet kurumunda değilim özel ders veriyorum. Parmaklarıyla toplama çıkarma yapmasını bilmeyen çocuğu bile Türkiye 17’ncisi yaptım. Sihirli bir şeyim yok benim, sabır ve sevgiyle başarmaya çalışıyorum.
Ülkemiz büyük bir tehlike atlattı. Siz de o gecenin kahramanlarından birisi oldunuz. 15 Temmuz gecesi neredeydiniz?
15 temmuz gecesi, spor salonundan çıktım eve gidiyordum. Otobüsteydim, ben kalkışma olduğunu bile bilmiyorum ilerleyen zamanda darbenin olmuş olduğunu duydum otobüsteki insanlardan. Onlara da telefon felan geliyor, sonra insanlar birbiriyle konuşuyorlar, bende dinliyordum. Yeşilköy’deki insanların bazıları sevinçliydi “iyi oldu, tam zamanı” gibi cümleler kuruyorlardı. Allah’tan o otobüsteydim belki başka bir otobüste olsaydım bu eylemi yapmayacaktım. İçimde bu şeyler oluşmayacaktı belkide. Duraktan indim, hemen eve koşarak gittim, televizyonu açtım, gerçekten doğru tanklar gösteriliyordu canlı yayında. Spiker Cumhurbaşkanının beklendiğini söylüyordu havaalanında. Bir an onu izlerken otobüsdeki insanlar aklıma geldi. Bunlarda bunu izliyorlardır, sevinç çığlıkları atmaya başlarlar, dışarı çıkarlar bunu kutlamak için dedim. Bir an gezi olayları aklıma geldi, bu olayların gezi olayları gibi olmayacağı aklıma geldi, gezi olaylarında sessiz kalanlarda vardı. Sevinç gösterisi yapanlar dışarı çıkarsa gezi olaylarını istemeyenlerde çıkıp birbirlerini öldürürler, diye aklıma geldi.
Ben siyasetle ilgilenmiyorum. 40 yaşıma kadar oy da kullanmadım. Darbe yapanların kim olduğunu da bilmiyorum, bir an böyle hissediyorsunuz. Bu ülkede yaşamasanız bile dünyanın öbür ucundaki insanlar 100 binlerce insanın öleceğini hissediyorsunuz ya ölmesini istemiyorsunuz, neler olabilir neler yapabilirsiniz? diye düşünüyorsunuz. Bu duygu beni harekete geçirdi. İnsanlar şok olmuş, bu şoktan kurtulsunlar, sokağa çıksınlar, sokağa dökülsünler diye Allah’a yalvarırken o an aklıma geldi, kocaman televizyonum var, böyle yarım metre yakınlıkla bakıyorum. O tank karşımda televizyonda. Böyle eylem yapacağım, tankın karşındayım ekrana da onu almışlar o sırada izlediğim televizyon kanalı dışında diğer televizyon kanallarında da yayınlandığını gördüm. Bütün televizyon kanalları da burada herkes şuan izliyordur evlerinde dedim. “Bu tankın paletlerin altında birinin ezildiğini insanlar görürlerse canlı yayında hiçbir şey düşünmeden dışarı çıkarlar.” diye düşündüm. Bu aklıma geldiği an bir saniye bile kaybetmedim. Evden fırladım, kendi aracım yoktu. Boş taksilerde hızlı geçiyor, durmuyor, trafik çok hızlı işliyordu. Herkeste bir telaş vardı. Bende gideceğim yer 5-6 kilometre koşarak oraya yetişirim dedim. Daha 1 km koşmadan nefes nefese kaldım, ayak bileklerim koptu kopacak.
Bir baktım kırmızı ışık yanıyor, yeşil yanasıya kadar biraz nefesleneyim dedim. Trafik direğine tutundum trafik direği de yolun köşesiydi. Bir tane motorsiklet dönüyordu, hızı da biraz yavaştı. Elimle biraz değdirerek biraz da çektirerek çocuğu durdurdum. O sırada yine nefes nefeseyim. Allah rızası için beni çok acil havaalanına götürür müsün? Dedim. O da bir saniye düşünmeden, “atla abi, götüreyim” dedi. Atladım, çocuğun hemen kabul etmesine de şaşırdım, oranın sıkıntılı olduğunu bilmiyor mudur? diye düşündüm. Nefes nefese olduğum ve uçağı kaçıracağımı zannettiği için kabul etti diye düşündüm. Çocukla da samimi olmaya çalıştım, gideceğim yeri tehlikeli olarak görüp vazgeçmesin diye. Yaşını sordum, adını sordum. 22 yaşındaymış mühendislik okuyormuş bende matematik öğretmeniyim bir soru sorayım falan dedim. O da “yok abi unuttum sorma” dedi. Eğlenceli bir sohbet yapıyoruz. Havaalanına geldiğimizde sanki hipnoz olmuş gülüyordu.
Havaalanına bir girdik, direk onları gördüm. 2 tane tank, bir tane askeri jeep, bir tane askeri kamyonet var. Sol tarafta da 8-10 yaya asker var. Çocuğa kenara çekmesini istedim. Çocuk tankı, askerleri gördü ama hiç birşey anlamadı. Kenara çekti. Çocuğu kandırarak oraya getirmiştim, canına birşey olmasın istedim. 10 dakika olmadan ben oraya yetişmiştim, çocuğa kuru kuruya teşekkür etmeyeyim, cebimdeki tüm paramı vereyim diye düşündüm. Onun da gururunu kırmadan avucumun içine katladığım parayı benzin parası diye vereceğim ama 40-50 lira sansın birden vereyim dedim. Kardeş Allah razı olsun, beni buraya Allah rızası dediğim için getirdin ama yanlış anlama lütfen ama bununla kendine benzin alır mısın? dedim. Biraz geri çekildi, sesini de yükseltti. Biraz sitem ederek “olur mu abi ben Allah rızası dedin diye getirdim, para mara için getirmedim, parayı almıyorum.” dedi. Kardeş sakin konuştuğuma bakma bu tankları, görüyor musun? dedim. “Evet görüyorum,” dedi. “Benim buraya gelme amacım sen tedirgin olmayasın diye söylemedim ben buraya ölmeye geldim, büyük ihtimal öleceğim, para bundan sonra benim işime yaramaz almıyorsan atıyorum yere dedim.” “at abi” dedi. Baktım otobüs gibi hemen çalıştırmaya başladı kaçmak için. Ben de çok duygulandım. Allahım beni nelerle karşılaştırıyorsun, ölmeden önce baktım parayı almıyor iyi bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettim çocuk öğrenci olduğu için. Allah başarılarını eksik etmesin Allah kötülerle karşılaştırmasın, dedim. Çocuk gitti. Etrafa baktım, insanları cesaretlendirmek için. 50 kişilik bir grup gördüm, baktım bağırmıyorlar, uzaktan izliyorlar, ellerinde valizler olduğunu görünce bunlar eğleme gelenler değil, mahsur olan insanlar diye düşündüm. Bir de 20-30 tane polis vardı tanklardan, askerlerden uzak. Bu sırada kendimle savaşıyorum, beynim bak diyor orada devletin polisi var sen kimsin ki neden bunları yapasın neden kendini öldüresin ki diyor kendimle savaşıyorum.
Öyle zor ki böyle bir şeyi tek başınıza yapmak. 3-5 kişi “Allahu ekber” der saldırır, sen de onlarla gidersin ama heyecana getirecek tek kişi sizsiniz bu o kadar zor ki. Bir an 2 tank arka arkaya, bir askeri jeep var sol tarafta, askeri kamyonet var, 8-10 asker var, tanklar yavaş yavaş hareket ediyorlar. Darbeciler havaya ateş etmeye başlayınca, o beni tetikledi. Bir an öyle hızlı koştum ki Allah’ın yardımıyla diyeyim, tankın önüne geçtim. Bunlar birbirlerine baktılar, havaya ateş etmeye devam ettiler. Tankın önünde elimi havaya kaldırdım. Frene bastı, ben her şeyi hesaplamıştım. Tankın üstüne çıkarım, öleceksiniz sonuçta ölmeden önce birilerine zarar verirsiniz ama onu yaparsan insanları cesaretlendirebilirim, diye düşündüm.
Allah böyle hesapların en güzelini yaptırır yoksa öyle kolay ölmek yok. Tüm gücümle bağırdım, ben Türk askeriyim, siz kimin askerisiniz? diye. Spontan gelişti, böyle bağırdım. Bunlardan 3 kişi var tankın üstünde, bir an baktım birbirlerine baktılar. Bu arada tank durdu ama o tank çalışıyor, onun motorunun sesi var, sesini de geçin, sonradan öğrendim o tank 66 tonluk bir tankmış. Normalde yolda giderken asfaltı parçalıyormuş ama orası havaalanı olduğu için yarım metre asfalt atıldığı için parçalayamadığı için titretiyor. Çalıştığı için siz karşısında titriyorsunuz. Korkmasan da titriyorsun yanımda hiç kimse yok. Yaya askerler arkada kaldı, onlar bana küfrettiler bende Allah affetsin küfrettim, küfürün dozunu arttırdım. Ezsinler beni diye. Bir baktım gaza bir bastı öyle bir korkunç ki önü atın şaha kalkması gibi bir anda tak diye karsınızda. Benim yaptığım kahramanlık değil, kahramanlıkta bir olay karsısında tehlikeli bir olaya girersiniz ölme şansınız yüzde 95’dir. Hayatta kalma şansınız yüzde 5’dir. Hayatta kalırsınız kahraman olursunuz ama benimki tamamen ölmeye yönelik. Çünkü ölürseniz başarılı olacaksınız, hiç korku yok onları tahrik ediyorum beniz ezsinler diye. Hareket edince sağ paletin altına hemen yattım. Paletin arasında 2 metre var yok, yatarken de ilk şoku yaşadım. Askerliğimi yaptım ama ilk defa tank gördüm televizyonda gördüğüm tankların paletleri ne kadar geniş geliyordu. Bunlar yeni model galiba geniş değil kafam büyük benim öleceğim, canım fazla acımasın diye düşünüyorum. Böyle düşünürken yatarken onu bile ayarlıyorsunuz şu üst kısım selebral korteks dönüyor acıyı fazla hissetmiyor yatarken böyle yattım unutmayayım diye.
Şehadet getirdim, bir de o kadar heyecanlıyım ki psikiyatride şey vardır bu zıt duygular arası geçiş zaman alır böylece en sinirli bir anı düşünün sakinleşmek için saatler geçmesi lazım, ben sakinleşeyim deyin kalbiniz izin vermiyor; çünkü ben o eylemi yaparken 40 yasında yaptım hayatımda o kadar bağırmadım. Kalp atışı hızlı, kan dolaşımı hızlı bir saniye sonra öleceğimi hissediyorum. Öyle mutluyum öyle huzurluyum ki merakta ediyorum. Allah ile buluşacağım, sizi yaratanla buluşacağım diye. Tıpta fizyolojiye aykırı şeyler oluyor bir bakıyorsun bir saniye sonra sakinlemişim. Kalbim normal, kan akışı normal, çok huzurluyum. Tank o sırada frene bastı, tam ezecekken frene bastı. Uzaktaki insanlar “yapma yapma, kalk kalk” diye bağırıyor. Bir hışımla kalktım, tekrar tankın önüne geçtim. Şey dikkatimi çekti tankın altında iki kişi var. Tankın üstünde olan bana nişan almış “ateş edecem, edecem” diye bağırıyor. Onu görünce çok heyecanlandım, beni ezmediler bari ateş etsinler dedim. Bu normal bir tüfek gibi değil, düşünün o kaç km ötedeki kaç tonluk uçağı düşürüyorlar, ben uçak değilim etten kemikten yapılmış bir varlığım.
Bana ateş ederlerse nasıl öleceğimi düşündüm, tam dolu balon gibi patlayacağımı düşündüm. Amacım ölmek, ölürsem insanlar o kadar etkilenir dışarı çıkar diye düşündüğüm için onların üstüne oynayayım dedim. Tişörtümü çıkarttım fırlattım “ateş etsene” diye bağırdım. O da “edecem edecem” diyor etmiyordu. O sırada alttaki iki tane askeri gözden kaçırdım orada da yanındaki tehdit ediyor, tankı kullananı hareket et diye uyarıyor. O da hareket edince yine tankın önü fena şekilde havaya kalktı. O sırada çok hızlı bir şekilde diğer palete yattım. Tank geldi yine kelimeyi şehadet getirdim. Kulağımda paletin sesini duydum, omzumda hissettim, bu sefer öldüm, dedim. Baskıyı hissettim bir baktım kalktı palet, garc gurt sesler geliyor, sallanıyor beşik gibi. O sırada frene bastı, benim eylemim 10 dakika felan sürdü. İnsanlar bana yapma yapma diye bağırıyor, bende içimden darbecilere deyin yapma yapma diye, bana destek verin diyorum. O dakikaya kadar destek vermediler ama o üzerime ikinci gelişlerinde herkes öldüğümü düşündü. O saate kadar kimse destek vermemişti. O izleyenlerden 10-12 kişi tankın etrafını sarmıştı. Sonra bir iki adım geri attım. 40-50 kişi daha geldi vatandaşlardan. Darbecilere bağırıyorlar ben de kenara çekildim. Orada biraz bunları izledim arabalar kaçışıyordu. Bir tanesine “nereye gidiyorsun?” dedim. “Florya’ya” dedi. “İyi ben de geleyim” dedim. “Yeşilköy’de oturuyorum.” dedim. Eve gittim ve 1 hafta boyunca uyuyamadım.
Allah korusun böyle bir olay yaşanırsa yine aynı şeyi yapar mısınız?
Ben insanlar ölmesin diye kendi ülkemde de bu dinden bu ırktan olmayan başka bir ülkede de benim ölümüm yüzbinlerce insanın canını kurtaracaksa eğer yine yaparım. İnsanları çok seviyorum.
Sizi o gece en çok hangi olay etkiledi?
Benim eylemimden bir buçuk saat sonra Cumhurbaşkanımız çağrı yapmıştı. Ben evde izlemiştim. Cumhurbaşkanımızın ricasıyla 2 milyon insan ölmek için koşarak gelmişti havaalanına. Bu duruş ve milletimizin ferasati beni çok etkiledi.
Konferanslar veriyorsunuz.Orada neler hissediyorsunuz, insanlar size nasıl tepki veriyorlar?
Geçen hafta Antalya’da Gazipaşa ilçesindeydim. Kuran kursu öğrencilerine program yaptım. Benim konuşmam bittikten sonra mikrofonu eline alıp soru sordular. İsimlerini, yaşlarını söylüyorlar. 5 yaşındaymış “dünyanın en güçlü insanı sen değil misin?” diyor. Tam evet diyecektim, yanındaki çekiştiriyor onu “en güçlü Allah akıllım” diyor. Ondan sonra benim diyorum. Özellikle ben o çocukların sevgisini gördükçe koşarak gidiyorum programlara. 825 program yaptım.
Biz Türkler bağımsızlığımıza, özgürlüğümüze çok düşkünüz. 16 tane devlet kurmuşuz. Bağımsızlığımız konusunda hedefe ulaşmak yönünde canımızı vererek, kanımızı dökerek bu kara toprak altına girmeyi zillet altında yaşamaya tercih etmişiz. Benim programlarımda önemsediğim bu yaşanan 15 Temmuzun gelecekte bir daha yaşanmaması için kardeş kardeşe düşman olmamasıdır. Vatan sevgisinin imandan geldiğinin kavratılması için yeni neslin eğitim odaklı, yarın odaklı yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizim geleceğimizin teminatı olan bu gençlerin ilk önce kendi ülkesini her yönüyle tanıyan, bilen, seven, kendi milli manevi değerlerine bağlı kendi ahlakını ve kültürünü özümsemiş ama aynı zamanda dünyayı da bilen evrensel kültürü de bilen dünya insanlarıyla rekabet edebilecek, çağdaş birer birey olarak yetişmesi için programlarımı yapıyorum.
Değer dergimizde her ay bir toplumsal değer işleniyor. Temmuz özel sayımızın dördüncü sayısında da vatanseverlik ve 15 temmuz’u anlatacağız. Dergimizle ilgili neler söylemek istersiniz?
Allah razı olsun Milli Savunma Bakanlığı bir dergi çıkartabilir onların görevii İçişleri Bakanlığı böyle bir dergi çıkartabilir ama Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün böyle bir hassasiyet göstermesi beni ekstradan memnun etti. Derginize de baktım şehitlerimizi, gazilerimizi ele almışsınız. Şiirleriniz var çok güzel, yazılarınız var çok sevindim.
Personelimiz 15 Temmuz’da önemli bir görev üstlendi. Darbecilerin ceza infaz kurumlarında olduğunu düşünerek oradaki çalışan personelimiz için bir mesajınız var mı?
Allah yardımcıları olsun. Onların yaptığı görev çok kutsal. O zor günlerde oı ortamda görev yapmak çok zor. Hepsine saygı ve selamlarımı iletiyorum.
Allah sizin gibi vatan sevdalılarını eksik etmesin başımızdan. O gece direnişe katılanlara onlar öndeler dedik biz. Ama sizin gibi isimler önde olanlara da öncülük yapmayı bilen isimlerdi. Yüreğinizin büyüklüğü o koskoca tankı durdurabildi. Size bu röportajımızı okuyan tüm okurlarımız huzurunda teşekkürlerimi iletiyorum.
Röportaj: Hakan ERDEM
Değer Dergisi Yayın Koordinatörü
Fotoğraf: Nazlışah