RÖPORTAJLAR:
hakaner6060@gmail.com
RÖPORTAJLAR
“Kadına Yönelik Şiddet ve Medya” kitabımda hem akademik birikimimi hem de sahadaki gözlemlerimi bir araya getirdim. Ankara Life dergisine verdiğim bu röportajda; yazarlık serüvenimi, kitabımın ortaya çıkış sürecini, medyanın şiddet diline dair eleştirilerimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği ile adalet mücadelesine nasıl katkı sunmaya çalıştığımı anlatıyorum. Okurken hem medyanın gücünü hem de bu gücün sorumluluğunu birlikte yeniden düşünmeye davet ediyorum.
Merhaba, öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Ben Hakan Erdem, 1988 Tokat doğumluyum. Lisans eğitimimi Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde tamamladıktan sonra yüksek lisansımı da Selçuk Üniversitesi’nde Gazetecilik alanında yaptım. 2012 yılında Adalet Bakanlığı’nda başladığım görevime Bakanlığımızın yayını olan Değer dergisinin yazı işleri müdürlüğü ve editörlüğü görevlerini yürüterek devam ediyorum. Ayrıca “hakanerdemofficial” ınstagram adresimde birçok sevilen isimle canlı yayın röportajları gerçekleştiriyorum. Cüneyt Arkın’dan Oktay Kaynarca’ya, Orhan Gencebay’dan İlber Ortaylı’ya kadar birçok isimle başarıları ve hayat hikâyeleri üzerine röportajlarım hem dergilerde hem de ınstagram adresimde yayınlanmaya devam ediyor. Birçok özel program ve törenlerde sunuculuk yaparken yüksek lisans dönemimde tez konum olan “Kadına Yönelik Şiddet ve Medya” adlı eserimi akademik çevremden gelen olumlu değerlendirmeler sonucunda, 5 yıllık bir çalışmayla kitap olarak yayımlamanın ve yazarlığa adım atmanın mutluluğu içerisindeyim.
“Kadına Yönelik Şiddet ve Medya” kitabımda, kadınlara yönelik şiddetin medyada nasıl ele alındığını ve bunun toplumsal yansımalarını inceliyorum. Kitabın ana teması, medyanın kadınlara yönelik şiddet olaylarını nasıl sunduğu ve bu sunumun toplum üzerindeki etkileridir. Bu iki kavramı yani “kadına yönelik şiddet” ve “medya”yı birlikte ele alırken medyanın sorumluluğunu ve gücünü vurguluyorum. Kadına yönelik şiddetin medyada sansasyonel ve dramatik bir şekilde sunulması, şiddetin normalleşmesine ve bazen de meşrulaştırılmasına yol açabiliyor. Kitabımda, medyanın daha etik ve duyarlı bir dil kullanarak, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadına yönelik şiddetin önlenmesini nasıl destekleyebileceğine dair öneriler sunuyorum.
Kitabı yazma sürecim oldukça yoğun ve bir o kadar da öğretici bir süreçti. Kadına yönelik şiddet ve medya konusuna olan ilgim, hem akademik hem de kişisel deneyimlerimden kaynaklanıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları üzerine uzun yıllardır çalışıyorum. Kitabı yazmaya karar vermemdeki en önemli etken, medya aracılığıyla sürekli karşılaştığım şiddet haberlerinin sunum şekliydi. Bu haberlerin çoğunda, kadınların maruz kaldığı şiddetin sansasyonel bir dille ve dramatik görsellerle verildiğini fark ettim. Bu durumun, şiddetin normalleşmesine ve kadınların suçlanmasına yol açtığını gözlemledim. Ayrıca, kadın hakları savunuculuğu konusunda aktif olarak çalıştığım dönemlerde birçok kadınla tanıştım ve onların hikâyelerini dinledim. Bu kadınların yaşadıkları şiddet olaylarının medyada nasıl ele alındığını görmek beni çok etkiledi.
Kadına yönelik şiddetin medya üzerindeki etkilerini araştırırken farklı gazeteler, televizyon kanalları ve internet haber sitelerinde yayımlanan şiddet haberlerini inceledim. Bu haberlerde kullanılan dil, görseller ve haberin sunum şekli üzerine detaylı analizler yaptım. Birçok haberde, şiddet mağduru kadınların davranışları sorgulanıyor ve dolaylı yoldan suçlanıyordu. Bu durum, mağdurların toplum tarafından daha az destek görmesine ve hatta bazen şiddeti hak ettiklerine dair yanlış bir algının oluşmasına yol açıyordu. Şiddet olaylarının bu şekilde sürekli olarak sunulması, toplumun şiddet karşısındaki duyarlılığını azaltmaktaydı. Bu bulgular, medyanın kadınlara yönelik şiddet konusundaki rolünü ve sorumluluğunu yeniden değerlendirmemi sağladı.
Medyanın kadına yönelik şiddet konusundaki rolü ve sorumluluğu oldukça büyüktür. Medya, toplumsal olayları ve sorunları geniş kitlelere ulaştıran ve toplumsal bilinci şekillendiren önemli bir araçtır. Medyanın bu konudaki rolü ve sorumlulukları arasında bilgilendirme ve farkındalık yaratma, empati ve destek, çözüm odaklı yaklaşım, şiddetin normalleşmesini önleme gibi konular yer almalıdır. Medya, kamuoyunu etkileme sorumluluğunda kullandığı dile önem vermelidir.
Kitabımın okuyucuları için vermek istediğim ana mesaj, kadına yönelik şiddetin sadece bireysel bir sorun olmadığı aynı zamanda toplumsal ve yapısal bir mesele olduğudur. Medya, bu sorunun ele alınmasında büyük bir role ve sorumluluğa sahiptir. Okuyucularımın bu konuda daha bilinçli olmalarını ve medya tüketirken eleştirel bir bakış açısı geliştirmelerini istiyorum. Özellikle medya okuryazarlığı konusunda bilinçlenmeleri medyanın içeriklerini daha iyi anlamak yolunda yardımcı olacaktır.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede toplumsal cinsiyet eşitliği ve adaletin sağlanması, geniş kapsamlı ve çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. Bu, bireylerin, toplumların ve kurumların birlikte çalışmasını ve sorumluluk almasını gerektiren bir süreçtir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddetin önlenmesi konularında eğitim programları düzenlenmelidir. Bu programlar, okullarda başlayarak toplumun her kesimine ulaşmalıdır. Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları, şiddetten kaçınma ve kendi hayatlarını kontrol etme yetilerini artırır. Bu nedenle, kadınların eğitim ve istihdam fırsatlarına erişimlerini artıracak politikalar ve programlar geliştirilmelidir.
Ankara’da yaşayan okurlar Kızılay karanfil caddesinde bulunan Dost kitabevinden kitabımı temin edebilirler. Türkiye genelinde internet üzerinden kitapyurdu, nadir kitabevi, trendyol ve hepsiburada gibi sitelerden kitabı hızlı sipariş verebilirler. Bütün Ankara Life okurlarına sevgi ve selamlarımla…
Instagram: hakanerdemofficial
Twitter: @hakanerdem0660
Web Site: www.hakanerdem.net