RÖPORTAJLAR:
hakaner6060@gmail.com
RÖPORTAJLAR
Hakan Erdem ile Röportajlar
Dr. Özgür Koldaş: “Koronavirüse Karşı Önlemler Almaya Devam Etmeliyiz”
Hakan Erdem’in röportaj konuğu Dr. Özgür Koldaş oldu. Koldaş, koronavirüs tehlikesinin geçmediğine, önlemler almaya devam etmenin gerekliliğine vurgu yaptı. Sağlık alanında önemli çalışmaları olan ve TV8’de “Sekizde Sağlık” programının sunuculuğunu da yapan Özgür Koldaş ile kornavirüsü, sağlık ve estetik alanındaki çalışmalarını ve saç ekim yöntemini konuştuk. Sağlık dolu röportaj sizlerle...
Merhaba kendinizden bahseder misiniz? Özgür Koldaş kimdir?
Hatay doğumluyum, ilk, orta ve lise eğitimlerimi Hatay'da, Tıp Fakültesi ve Üst Eğitimlerimi Gülhane Askeri Tıp Akademisinde tamamladım. Yurtiçi ve yurtdışı birçok eğitim faaliyetleri ile meslek yaşamıma devam etmekteyim.
Bir hekim olarak tüm zamanımı Tıp mesleği ile ilgili eğitimler alarak, mesleki pratiğimi güncellemek, dikkatle uygulamak, tecrübe sahibi olmak ve bu tecrübeleri meslektaşlarıma öğretmekle geçiriyorum.
2000'li yılların başlarında, Estetik Tıp Teknolojileri ve Medikal Estetik Uygulamalarının ülkemizde gündeme gelmeye başladığı dönemlerden bu yana çalışmalarım sürmektedir. Yıllar önce gönül verdiğim ve gelecekte yeni bir Tıp branşı haline gelecek olan Medikal Estetikte, adından söz edilen yenilikleri ülkeme ve başkentimize kazandırdığım için çok mutluyum. Meslektaşım ve hayat arkadaşım Dr. Kamer Koldaş ile Umutcan, İlkay ve Kılıçhan adlarında dünya güzeli üç çocuğumuzu hayata hazırlanıyoruz. En önemlisi serbest dalış, gurme lezzet tutkunu ve jaz aşığıyım diyebilirim.
Bütün dünyada etkisini gösteren koronavirüs ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Zor bir süreç gerçekten. 2019’un son günlerinde Çin’de başlayan Koronavirüs salgını üç ay gibi kısa bir süre içinde bütün dünyaya yayıldı. Salgından 3 ay sonra Çin’deki vakalarda hızlı düşüşler oldu. Ancak o sıralarda Avrupa ülkeleri ve ABD’de vaka sayıları bir anda yüz binlere kadar çıktı. İtalya, Amerika bizim için üzücü tablolardı.
Dünya bu durumdayken ülkemizde de tabii ki etkisi görülmeye başlandı. Ama diğer ülkelere göre Türkiye bu durumu çok daha güçlü bir şekilde ve az hasarla aşmaya çalışıyor. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza buradan tekrar rahmet diliyorum, dikkatli olur önlemlerimizi almaya devam edersek bu virüsün hakkından geleceğimize inanıyorum.
Koronavirüsten kendimizi korumak için ne önerirsiniz?
Aslında kural basit;
-Elleri aralıklarla sürekli yıkamak,
-Sosyal Mesafeyi korumak,
-Maske takmak,
-Mecbur olmadıkça kalabalık ortamlarda bulunmamak.
Kontrollü sosyal hayat düzenine alışmak zaman alsa da bu önlemler ile kendimizi ve çevremizdekileri çok rahat koruma altına almış oluyoruz.
Dünya sağlık örgütü açıklamasında maskeyi sadece hastalar takmalı dedi. Siz bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Evet okudum, ancak katılmıyorum. Maskeyi herkes takmalıdır. Çünkü kimin gizli taşıyıcı olduğunu bilemezsiniz. Tabi ki dikkat edilmesi gereken hususlar var, maskeyi sık sık değiştirmek, maskeye sürekli el değdirmemek gibi … Ancak sosyal hayatta bizi diğer ülkelere göre çok daha iyi duruma getiren erkenden takılan maskeler oldu, dezenfektanlar artık hayatımızın bir parçası haline geldi, çok basit önlemler ile yüz güldüren sonuçlar almaya devam edebiliriz gibi duruyor.
Siz sağlık merkezinizde koronavirüs ile ilgili ne tür önlemler alıyorsunuz?
Biz Sağlık Bakanlığından onaylı büyük bir kliniğiz ve aynı zamanda çalışan sayımızda büyüklük ile doğru orantılı olarak elbette fazla. Ancak Pandemi sürecinin aktif olarak içinde yer aldıgımızdan beri kliniğimizde çalışan sayımızı esnek mesai sistemi ile düzenleyerek işe başladık. Düzenli olarak dezenfektan işlemleri yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Hijyen koşulları bizim kliniğimiz adına zaten hep üst düzeydeydi; çünkü bünyemizde 2 adet saç ekim ameliyathanesi bulundurmaktayız, bunlar haricinde standart olarak prosedürleri uyguluyoruz, her gelen hastamıza Covid-19 ile ilgili belirli soruların yönlendirildiği formları onaylattırıp, imzalattırıyoruz. Ateş ölçümleri de bu sırada yapılabiliyor. Hasta randevularımızı da yine bu sürece göre planlayıp öyle kabul ediyoruz, yeni sosyal düzene alışmak zor olsa da artık hastalarımız da biz de alışıyoruz.
Ülkemiz koronavirüsle mücadele anlamında çok kapsamlı çalışmalar yaptı. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Türkiye gerçekten de bu süreci çok iyi yürüttü, tabii burada en büyük emek Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın oluyor. Büyük bir sabır ve özveri ile halkı karşıladı ve yönlendirdi. Zor bir sınavdan geçiyoruz. Bir yanda hastalıkla mücadele ederken bir taraftan da artık psikolojik anlamda çöken toplumu ayakta tutmaya çalışmak takdir edilesi bir tutum. Bununla beraber herkes bu süreci evinden takip etti. Belirsizliklerin yükseldiği, çeşitli iddiaların medya ve sosyal medyada yer bulduğu, insanların salgın kaygısına düştüğü bu dönemde doğru kaynaklardan güncel bilgi ve uygulamaları takip etmek, ilgili uyarıları gündelik hayatta uygulamak, panik ve korkuya sürüklenmeden tedbirli olmak görevi hâlâ hepimizin en önemli sorumluluğu, bunu da hatırlatmak isterim.
Tv8’de “Sekizde Sağlık” adlı programla ekranlardaydınız. Yeni projeleriniz var mı?
Beyaz Cam'da projeler bitmez tabi... Medya tutkusu önceden beri bünyemi sarmış durumda diyebilirim. Tıp fakültesi yıllarında radyo programcılığı ile başlayan serüvenime TRT, Başkent Tv, Kanal 6 ve Show Tv, Beyaz Tv ile devam ettim. Son olarak da bu yıl TV8 ekranlarında her sabah yayınlanan “Sekizde Sağlık” programını hazırlayıp, sundum.
Medya önünde olmak çok uzun bir hazırlık ve çalışma gerektirir. Bu konuda başta eşim Dr. Kamer Koldaş olmak üzere, yapım ve yayın ekibimizin ciddi çalışmaları olmaktadır. 2021 yılında da ulusal bir kanalda yayınlanacak bir programı hazırlayıp, sunmayı planlıyoruz. Başkentimizi, İstanbul medyasında temsil etmemiz de bize ayrı gurur kaynağı doğrusu.
Televizyon programı ve sağlık merkezini bir arada götürmek sizi zorluyor mu?
Elbette ama yoğun bir iş temposu ve hayatı bir arada harmanlamayı başarabilmek için çalışıyoruz, çabalıyoruz. Küçük zorlanmalar yaşansa da plan program yaptığınız takdirde her şey kendi düzeninde ilerleyebiliyor. Önemli olan günlük hayatımızın bir parçası olan bu yoğunlukları özenli bir şekilde yönetebilmek. Bu da oldukça özen gerektiriyor. Program devam ederken haftanın bir günü çekim yapıyorduk, akşama kadar devam ediyordu, biter bitmez rotamız Ankara oluyordu. Sabah erkenden de işimizin başındayız tabi ki. Bir şeyler için emek vermezseniz olmaz, işinizi aşkla yapıyorsanız bunlar gözünüze inanın yorgunluk olarak gelmiyor.
Saç ekimi de yapıyorsunuz. Saç ekimi ile ilgili başarı oranınız nedir?
Son yıllarda sıkça duyduğumuz saç ekimi konusu, bir sağlık konusu olmanın yanı sıra, artık sağlık turizmi kapsamında degerlendirilen ve ülkemiz için neredeyse önemli bir ihraç kalemi haline gelen bir konu oldu. Yakın zamanda T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından ‘Saç Ekim Yönetmeliği’ ile ihtiyaç duyulan yasal düzenleme hayata geçiriliyor. Bu sayede merdiven altı şartlarında ve ehliyetsiz kişiler tarafından yapılan uygulamaların son bulması hedefleniyor.
Saç dökülmesi kişilerin psikolojisini de olumsuz etkilediğinden, saç dökülmesinin fiziksel bir rahatsızlıktan öte estetik bir kaygı yarattığı da göz ardı edilmemelidir. Eğer aynaya baktığınızda kendinizi daha mutlu ve genç hissedecekseniz saç ekimi yaptırmalısınız. Bu aşama saç ekiminde çok önemlidir. Saç ekimi, her şeyden önce sizi mutlu edecekse yapılmalıdır.
Peki, herkes saç ektirebilir mi?
Saç ekimi durumu sadece erkeklere özel değildir. Kadınların da son zamanlarda saç ekimine yoğunlaştığını görmekteyiz.
Bununla beraber bazı kriterlerden geçtikten sonra evet, herkes saç ekimi yaptırabilir. Bazı kriterlere doktorlar tarafından yapılan ilk muayeneler sırasında bakılır ve bir sorun yoksa erkek tipi saç dökülme, kadın tipi saç dökülme, doğuştan oluşan bölgesel saç kayıpları, yanıklara bağlı olan saç kayıpları gibi saç kayıplarına neden olan her problemde saç ekimi yapılmaktadır.
Peki, kimlere saç ekimi yapılamaz? derseniz de kontrolsüz kalp, şeker, tansiyon (yüksek tansiyon) hastalarına, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği gibi kronik ve genel sağlığı tehdit eden durumlarda hastalara, tamamen kel kalmış ve yeterli donor sahası bulunmayan kişilere, lokal anesteziye karşı alerjik reaksiyonu bulunabilecek kişilere saç ekimi yapılmamalı ya da çok dikkatli olunmalıdır. Gerekirse kan testleri ekim öncesi yaşanacak süreçte tekrar tekrar istenerek hastanın genel durumu hakkında bilgi edinilmeli, takipte kalınılmalıdır.
Fue Yöntemi nedir?
"FUE Tekniği" diye isimlendirilen saç ekimi yönteminde genetik olarak dökülmemeye programlı ense bölgesindeki saç kökleri tek tek alınarak, saçsız bölgeye naklediliyor. Saç ekimi, ekilecek kök miktarına bağlı olarak 6-8 hatta 10 saat sürebilmektedir. Operasyon lokal anestezi ile yapılmaktadır. Bizim kliniğimizde hastanın konforu çok önemli olduğu için buna ekstra özen gösteriyoruz. Ekim esnasında hasta istediği bir filmi izleyebilir, yemek, çay molası dahi verilebilir.
Şunu da belirtmeliyim ki bu yöntemle cerrahi bir kesi izi olmadığından, eskiye nazaran iyileşme süreci daha hızlı ve konforlu bir şekilde işlemektedir. Yeni saçlar 4 ay sonra görülmeye başlar ve 8-10 ay sonra ise arzulanan saç görünümü elde edilir. FUE yöntemiyle ekim sırasında saç köklerini besleyen PRP ve Mezoterapi uygulamalarının da yapılmasıyla daha sağlıklı saç görünümü elde edilebilmektedir.
Yüz mühendisliği adlı bir tanımlamanız var. Nedir yüz mühendisliği?
Yaşın ilerlemesiyle yüzümüz ve vücudumuzdaki bazı değişimler maalesef kaçınılmaz oluyor. Fakat yaşlanma ile oluşan bu değişim sadece deride kalmıyor, deri altındaki kas, kemik yapısı ve dokularda da büyük değişimlere neden oluyor. Medikal estetik uygulamalar ile yüzün yeniden şekillendirilmesi mümkün. Ancak bu uygulamalar yapılırken, doğal bir yüz görünümünden de uzaklaşmamak gerekiyor. İşte bu noktada “Yüz Mühendisliği” kavramı devreye giriyor. Kişinin doğal görünümü korunurken, ihtiyacı olan müdahaleler belirleniyor ve belirlenen bu müdahaleler başarıyla uygulanıyor. Bu şekilde yüz yeniden şekillendiriliyor. İşte bu çalışma “Yüz Mühendisliği” çalışması ile mümkün oluyor. İlerleyen yaşı en net şekilde gözler önüne seren yüz bölgesine küçük dokunuşlar uygulanması, yüz bölgesinin değişmeden kalmasını sağlayabiliyor. Hatta kişi yıllara meydan okurcasına, uzun süre görünümünü koruyabiliyor. İşte bu durum da “Benjamin Button Etkisi” olarak adlandırılıyor.
Eşinizde sizin gibi doktor ve iki ayrı sağlık merkeziniz var. Eşinizin ihtisası hangi alanda?
Evet. Bir kliniğimiz Tunalı hilmi caddesinde medikal estetik üzerinedir. Diğer kliniğimiz ise Bahçelievler’de Alternatif Tıp üzerinedir. Kamer Hanım, 2009 yılında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Tıbbi Mikrobiyoloji uzmanı olarak mesleğine başlamıştır. Belirli üniversitelerden kendi alanına ait Ozon, Hacamat, Proloterapi, Sülük, Mezoterapi sertifikaları da mevcut. Kamer Hanım, yaşamı bir bütün olarak değerlendirdiği için doğal sağlıklı yaşam alanındaki çalışmalarının yanında ruhsal gelişim ve pozitif enerji üzerine çalışmayı da işinin bir parçası gibi görüyor. Ruh, zihin ve beden dengesi içerisinde hekimlik sanatını da en iyi şekilde icra etmeye çalışmaktadır.
Sağlık merkezinizde başka hangi hizmetleri veriyorsunuz?
Medikal Estetik uygulamaları, teknolojik cihazlarla yapılabilen tedaviler ve saç ekim alanlarında çalışmalar yürütmekteyiz. Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlı estetik polikliniklerimizde, deneyimli personelimiz ve FDA onaylı cihaz parkurumuzla danışanlarımıza sağlık ve estetik hizmetleri sunuyoruz.
Medikal estetik tedavilerinde kişinin yüz ve vücut bütünselliğini göz önüne alarak doğal ve yaşından daha iyi olma görünümünü sağlamayı hedefliyoruz. Kliniklerimizde Medikal Estetik Uygulamalarının hemen hemen tümünü uygulama imkanına sahibiz. Yüz ve vücut uygulamalarımız diye de kategorize etmek daha doğru olur aslında.
Vücut uygulamalarımızın başında da zayıflama, sıkılaşma, selülit tedavilerimiz gelmektedir. Bununla birlikte modern yaşamın gerekliliği haline gelen epilasyon uygulamalarımız dikkatten kaçmamalıdır. Buz Lazer Epilasyon olarak bilinen orijinal cihaz ve tedavi prosedürü ile ağrısız ve %80-90‘lık sonuç alınan epilasyon hizmetini hastalarımıza sunmaktayız.
Yüz uygulamalarımızı; tüm yüze dolgu uygulamaları, botox, cilt kalitesini arttırmak ve yaşlanmayı geciktirmek amacıyla uygulanan H100 gibi mezoterapi uygulamaları, lazer ile leke tedavileri, peeling ile tedavileri ameliyatsız lifting (sıkılaşma), lazer ile yüzde sarkma tedavileri olarak sıralayabiliriz. Microblaiding, medikal cilt bakım tedavileri, ozonterapi, akupunktur, diğer geleneksel ve tamamlayıcı tıp tekniklerini de hastalarımızın hizmetine sunmaktayız.
Son olarak okurlarımıza bir mesajınız var mı?
Şunu belirtmek isterim ki, dünya ve ülkemiz olarak koronavirüsüyle ilgili çok zor günler yaşadık ve koronavirüs tehlikesi tamamen geçmiş değil. Yeni bir sosyal düzene alışmaya çalışıyoruz. Maddi manevi yıpranmış olabiliriz. Umarım bazı şeylerin kıymetini anlamışızdır. Çünkü 2020 yılı hepimize çok şey öğretti. Unuttuğumuz değerleri hatırlattı. Birbirimize karşı en çok da bu süreçte anlayışı, hoşgörüyü, dostça yaklaşımları eksik etmeyelim. Tüm okurlara, sevgi ve saygılarımla...
Röportaj: Hakan ERDEM