RÖPORTAJLAR:
hakaner6060@gmail.com
BLOG
Köşe Yazısı
Saygı insanların birbirlerinin düşüncelerine, fikirlerine ve kararlarına anlayışlı olmaları demektir. İnsanların beraber, huzur içerisinde yaşayabilmeleri için mutlaka birbirlerine karşı anlayışlı olması gerekir. Hayatta var olan, korunmaya değer en güzel duygulardan biri saygıdır. İnsanın hayatında saygı ''değer''inin var olması ve bu değerle yaşamını şekillendirmesi, toplumun daha iyi seviyelere erişmesini sağlar.
Saygı, kişilerin birbirlerinin duygu ve düşüncelerini önemsemesidir de diyebiliriz. Sevgi nasıl bir duygu örneği ise saygı da aynen öyle bir duygudur çünkü unutulmamalıdır ki saygının olmadığı yerde sevgi de olmayacaktır. Çünkü karşısındaki insana saygı göstermeyen, onun duygu ve düşüncelerini önemsemeyen kişi onu sevmiyor demektir.
Dünya üzerinde milyonlarca insan vardır. Her insanında farklı farklı düşünceleri bulunmaktadır. Beş parmağın beşi bir olmadığı gibi insanların düşünceleri de bir değildir. İşte bu noktada saygı başlar. Çevremizde bizimle aynı fikirde olmayan, bizim sevdiğimizi sevmeyen, zor beğenen insanlar olabilir. Bu durumu empati yaparak düşünüp, anlayışla karşılarsak, hem iyi bir dost, hem de saygı duyulan bir karaktere sahip oluruz. Tersini yaptığınızı düşündüğümüzde bencil, kendinden başkasının fikirlerine önem vermeyen bir görüntü oluşturursunuz. Bu iki farklı durumda nasıl görünmek ve nasıl bir insan olmak konusundaki seçiminizi kendiniz yapmalısınız. Saygılı, anlayışlı, empati yapabilen bir karaktere sahip olmak her insanı insan yapan güzide özelliklerdendir.
Saygının da çeşitleri vardır. Saygının da çeşidi mi olur diyebilirsiniz? Evet birey; kendine, ailesine, büyüklerine, küçüklerine, amirlerine, çalışma arkadaşlarına, tanıdık ve tanımadık insanlara, hayvanlara ve çevreye karşı saygılı olmalıdır. Kendimize saygı göstererek, sorumlu davranmayı, arkadaşlarımıza saygılı olarak güçlü dostluklar edinmeyi, büyüklerimize saygı göstererek onlarla iyi ilişkiler kurmayı başarabiliriz.
Büyüklere saygı göstermek bizim kültürümüzün bir unsurudur. Büyüklere saygı her yerde ve her şekilde yapılması gerekmektedir. Otobüste büyüklere yer vermek, onların derin tecrübelerinden faydalanmak, onların sözlerini dinlemek, onların ihtiyaçlarını gidermek için çalışmak da saygı çeşitlerindendir. Annelerimiz, babalarımız, dedelerimiz, abilerimiz, ablalarımız ve hatta tanımadığımız büyüklere saygı göstermek onlara hürmet etmek gerekir. Anne babanı sayarsan oğlundan da saygı görürsün sözünde işaret edildiği gibi onlara göstereceğimiz saygı ileride bizlere saygı gösterilmesi anlamına gelmektedir. İsra suresinde anne ve baba için emredildiği gibi: ''Senin yanında onlardan biri veya ikisi de ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara of (bile) deme ve onları men etme (azarlama) lâkırdılarını kesme ve onlara güzelce hitapta bulun. ''
Yaşlılarımıza saygı göstermek onlara nezaketli davranmak bir erdemdir. Her yaşlı birbirine benzemez ama hemen hemen çoğunun istediği şey mutlaka ama mutlaka saygıdır. Bayramlarda, özel günlerde bir hatırlanmaktır. Onlar istemeden, onlar söylemeden bizim onlar için bir şeyler yapmaya çalışmaya kalkışmamızdır. En basitinden emekli bir büyüğünüzün emekli maaşını çekip her ay ona götürebilirsiniz. Uzakta olan yaşlı akrabalarınıza mektup yazabilirsiniz. Etrafınızdaki yaşlıları düşünseniz, hayat tarzlarınıza baksanız sizin için basit ama onlar için çok değerli o kadar çok şey bulursunuz ki siz yeter ki onu arayın. Her yaşlıda kendinizi bulacağınızı, unutmadan hayata devam etmenin yolunu bulabileceğiniz gibi.
Saygı, başlı başına yaşamın her alanında her insanda bulunmalıdır. Yazımı Fatih Sultan Mehmet Han gibi bir hükümdarın hocasına karşı göstermiş olduğu saygı örneğiyle bitirmek istiyorum. Fatih Sultan Mehmet, bir gün veziri Mahmut Paşa'yı yanına alarak hocası Akşemseddin'i ziyarete gider. Akşemseddin, Padişah içeri girdiği halde ayağa kalkmamıştır. Bir süre geçtikten sonra Akşemseddin, Fatih'in huzuruna gider. Padişahın yanında Mahmut paşa'da bulunmaktadır. Fatih hemen ayağa kalkarak hocasına yer gösterir.
Bu iki olayı kıyaslayan Mahmut Paşa dayanamayıp sorar: - Hünkârım, hocanız geldiğinde siz ayağa kalktınız. Hâlbuki siz onun yanına gittiğinizde o ayağa kalkmaz. Sebebi ne ola? Fatih şöyle cevap verir: - Hocam Akşemseddin'e saygı göstermemek elimde değil. O yanıma geldiğinde içimi gayri ihtiyari bir heyecan kaplar ve farkında olmadan kendimi ayakta bulurum. O ise, ilmin izzetini korumak için bana ayağa kalkmaz, buyurur. ''İnsanların saygı ve şerefinin, itaat ve uyumunun kendinden maddeten değil, manen yüksek olanlar için gösterilmesi insan ruhunun gereklerindendir.'' Saygı üzerine kurulmuş bir hayat yaşamanız dileğiyle..
Hakan ERDEM